
📅 Kaynak: The Times, 2025
🔗 Orijinal haber bağlantısı
🩸 “Bir Böbrek, Bir Hayat… Ama Kimin?”
Zengin ülkelerden gelen hastalar, yaşamak için umut ararken; Afrika’nın en yoksul bölgelerinde insanlar, organlarını satarak hayatta kalmaya çalışıyor. Kenya’nın Eldoret kentindeki Mediheal Hastanesi, uluslararası bir skandalın merkezinde. The Times’ın haberine göre, bazı hastalar, organlarını satmaları için çaresiz insanlara ulaşıyor, araya giren aracılar ise büyük paralar kazanıyor.
Yorum:
Bu durum, sağlıkta eşitsizliğin ne kadar uçlarda yaşandığını gözler önüne seriyor. Birinin umudu, diğerinin umutsuzluğundan besleniyor. Sistem değil, sömürü mekanizması gibi çalışıyor.
💰 Böbrek Fiyatı: 200.000 Dolar!
Raporlara göre Japonya, İngiltere ve İsrail gibi ülkelerden gelen hastalar, karaborsa böbrekler için devasa ücretler ödüyor. Ancak bu paranın çok azı, organı bağışlayan –ya da satmaya zorlanan– kişiye ulaşıyor. Geri kalanı, hastanelere ve karanlık ağlara kar gibi akıyor.
Yorum:
Küresel etik kriz burada başlıyor. İnsan hayatının parayla ölçülmesi bir yana, bu paranın asıl sahibine ulaşmaması, trajediyi ikiye katlıyor.
🕵️♂️ Şüpheli Dosyalar: Aynı “Yakın Akraba” Defalarca Kullanılmış
Kenya hükümeti soruşturma başlattı. Dikkat çeken noktalardan biri: Organ nakli belgelerinde hep aynı kişilerin “yakın akraba” olarak gösterilmesi. Ayrıca prosedürlerde yabancı doktorların sıkça görev aldığı ve bu işlemlerin çoğunun denetimsiz gerçekleştirildiği iddia ediliyor.
Yorum:
Bu durum “evrak üzerinde her şey yolunda” izlenimi verse de, sahtecilik ve sistematik bir sömürü düzeni olduğunu düşündürüyor. Kontrol mekanizmaları ciddi şekilde sorgulanmalı.
🌐 Dünya Sağlık Sistemi Zorda: Talep Çok, Bağış Az
Tüm dünyada organ bekleyen hasta sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Ancak yasal yollarla gelen organ sayısı sınırlı. Özellikle diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıkların artması, böbrek nakli talebini büyütüyor. Bu da karaborsayı doğuruyor.
Yorum:
Talep varsa, fırsatçılar da vardır. Ama sorun sadece ahlaki değil, yapısal. Zengin ülkeler, kendi organ bağışı sistemlerini güçlendirmeden yoksul ülkeleri “organ tarlası” gibi görmekten vazgeçmeli.
👁️🗨️ Görmezden Gelinen Gerçek: Yoksulluk Her Şeyin Sebebi
Organlarını satan kişilerin çoğu, yaşam şartlarının zorlamasıyla bu kararı veriyor. Eğitim eksikliği, sosyal güvence yetersizliği, çaresizlik… Bu insanlar çoğu zaman neye imza attıklarını bile tam olarak bilmiyor.
Yorum:
Bir kişi “böbreğini sattı” diyorsak, aslında “sisteme yenik düştü” demeliyiz. Onlara organ bağışçısı değil, kurban demek daha doğru olabilir.
🔄 Peki Ne Yapmalı?
- Uluslararası şeffaf denetim sistemleri geliştirilmeli.
- Organ bağışı hakkında küresel farkındalık kampanyaları yapılmalı.
- Yoksul ülkelerde sağlık altyapısı ve sosyal koruma sistemleri güçlendirilmeli.
- Aracıların, hastanelerin ve doktorların denetimi sıkılaştırılmalı.
📝 Son Söz:
Bir insanın hayatı, diğerinin çaresizliğinden kurtulmamalı. Sağlık hakkı, zenginliğe değil insanlığa bağlı olmalı. Organ nakli bir umut kaynağıysa, bunun adil ve etik yollarla gerçekleşmesi hepimizin sorumluluğu.
✍️ Hazırlayan: Dr. Gökhan Yener
📌 Kaynak: The Times – 2025, “Black market booming as organ traffickers prey on world’s poor”